Yaşlanma, çoğu nörodejeneratif hastalık için en önemli risk faktörlerinden biridir. İleri yaşlarda bilişsel fonksiyonların azalmasına sebep olur ve yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürür. Dünya nüfusu ise giderek yaşlanmaktadır. Öyle ki 2050 yılına kadar, 60 yaş ve üstü 2 milyar insanın olacağı tahmin ediliyor. Bu durum ne yazık ki nörodejeneratif hastalıkların toplumda görülme sıklığındaki artışı da beraberinde getiriyor.
Bilindiği üzere insan yaşlanması tüm organizmayı etkiler, ancak beynin yaşlanması şüphesiz diğer tüm organlardan farklıdır. Çünkü nöronlar yani beyin hücreleri diğer hücreler kadar kendilerini yenileme potansiyeline sahip değildir. Toplum tarafından bilinenin aksine normal yaşlanma sürecinde büyük bir nöron kaybı olmaz, belirgin olan kayıp; dendritlerin yani nöronlardan aldığı uyarıları ileten dal benzeri yapıların sayısı, çapı, uzunluğu ve dallanmasındadır. Oldukça uzun zamandır bilim dünyası dikkatini yaşlanmaya ve bununla birlikte gelen nörodejeneratif hastalıkların yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmaya yönlendirmiştir. Günümüzde varılan ortak sonuç ise özellikle demans türleri ve Alzheimer için etkili bir tedavi olmadığıdır. Büyüyen bu halk sağlığı sorununa yapılabilecek en etkili yaklaşım ise risk altındaki bireylerde bilişsel gerileme başlamadan önce önlemek ve eğer bilişsel gerileme ilerlemiş ise de ilerleyen bilişsel gerilemeyi hafifletmektir. Her iki durumda da risk faktörlerinin etkisini kontrol etmeye çalışmak iyi bir yöntem olarak görünmektedir.
Beyin yaşlanması, demans ve Alzheimer üzerine yapılan araştırmalara baktığımızda özellikle yanlış beslenme, risk faktörlerinin başında gelenlerdendir. Literatürde beslenme düzeni değişiklikleri ile demans riskinin azaldığını gösteren birçok kanıt vardır. Belli beslenme düzenlerinin; özellikle de polifenoller (1,2) ve B vitaminlerinin (3,4,5) beyin için koruyucu rollerini destekleyen kanıtlar halihazırda ortaya çıkmıştır. Örneğin B vitaminlerinden olan B12 vitaminin bilişsel gerilemenin ilerlemesini yavaşlatma etkisini çoğumuzun bilmekteyiz. Ancak burada üzücü olan polifenollerin gösterdiği benzer etkilerin toplumumuz tarafından maalesef yeterince bilinmediğidir.
Polifenoller meyve ve sebzelerde doğal olarak bulunurlar. Vitamin ve minerallerden farklı olarak temel besin ögesi değillerdir fakat vücuda olan faydalı etkileri ile pek çok mekanizmaya katkı sağlarlar. Polifenollerin sağlık etkileri ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmıştır. Polifenol zengini besinlere baktığımızda özellikle antosiyaninler grubu dikkat çekmektedir. Bitkilere (özellikle yaban mersini, siyah havuç, böğürtlen, kırmızı pancar gibi) kırmızı, mavi, mor hatta siyah renklerini antosiyaninler verir.
Literatüre baktığımızda da antosiyaninlerin özellikle nörolojik etkisi ile ilgili oldukça ümit veren araştırmalar yapılmıştır. Örneğin Antosiyanin tedavisinin beyin yaşlanması üzerindeki etkilerini araştırmak için yapılan bir araştırmada antosiyaninlerin yaşla ilişkili bilişsel gerilemeyi engellediğini, antosiyaninlerin yaşlanan farelerde düşünme ve hafızayı sürdürmek için potansiyel bir yaklaşım olduğunu göstermiştir (6). Bu sonuçlar oldukça umut vericidir. Risk altındaki yaşlı yetişkinler ile yapılan başka bir araştırmada ise bu kişilerde antosiyanin desteğinin çalışma belleği görevi sırasında nöral tepkinin (beyindeki oksijen tüketimi) artmasına sebep olduğu görülmüştür (7). Oldukça dikkat çeken bir başka araştırmada Araştırmalara göre risk altındaki popülasyonda antosiyanin takviyesi ile nörobilişsel fayda sağlanabileceğini artık bilinmektedir.
Ancak burada önemli bir noktaya dikkat çekmek gerekir ki literatüre baktığımızda araştırmalarda kullanılan ve sağlık etkilerini ortaya çıkaran dozlar, bireyin polifenol bakımından zengin gıdalar ile beslenmesinde aldığı miktarlardan çok daha yüksektir. Yani ihtiyacımız olan antosiyaninlerin, antosiyanince zengin meyve ve sebze özlerinden saflaştırılarak ayrıştırılması ve bu şekilde tüketilmesi antosiyaninlerin sağlık etkisini oldukça arttıran bir faktördür. Sankara olarak bilimin gücünü de arkamıza alarak ürünlerimizi bu standartlara uygun olarak üretiyor ve halkımızın kullanımına sunuyoruz.
Sankara Beyin ve Biyoteknoloji Araştırma Merkezi olarak hedeflerimizden biri beyin sağlığını korumak ve yaşlanmanın beyin üzerindeki olumsuz etkilerini olabildiğince önleyici ve düzenleyici nitelikle gıdalar ve takviyeler üretmektir. Uzun zamandır beyin sağlığı ile ilişkili olarak belirli diyet bileşenleri araştırmaya devam etmekteyiz. Tam da bu noktada son yıllarda yapılan araştırmalara baktığımızda antosiyaninlerin etkisine literatürde sık sık karşılaşıyor olmak bizi oldukça heyecanlandırıyor ve bizlere ürettiğimiz ürünlerde doğru yolda ilerliyor olduğumuzu gösteriyor. Sankara ekibi olarak toplumumuzda yaşam kalitesini iyileştirebilecek stratejiler geliştirme potansiyelimizi hep birlikte keşfetmeye ve üretmeye istekliyiz. Polifenol zengini bir beslenme kültürünü toplumumuzun her kesimine yayarak hep birlikte sağlıklı bir toplum inşa edeceğimize dair inancımız ise sonsuzdur.
KAYNAKLAR
- Serra D, Almeida L, Dinis T, Polyphenols in the management of brain disorders: Modulation of the microbiota-gut-brain axis. Adv Food Nutr Res, 2020;91:1-27, doi: 10.1016/bs.afnr.2019.08.001.
- Figueira I, Menezes R, Macedo D, Costa I, Dos Santos C, Polyphenols Beyond Barriers: A Glimpse into the Brain, Curr Neuropharmacol, 2017;15:562-594, doi: 10.2174/1570159X14666161026151545.
- Kennedy D, B Vitamins and the Brain: Mechanisms, Dose and Efficacy–A Review, Nutrient, 2016;27:68. doi: 10.3390/nu8020068.
- Health Quality Ontario, Vitamin B12 and cognitive function: an evidence-based analysis Ont Health Technol Assess Ser, 2013;13(23):1-45.
|
7. Enhanced neural activation with blueberry supplementation in mild cognitive impairment. Nutr Neurosci, 2018;21(4):297-305. doi: 10.1080/1028415X.2017.1287833 |